Nisan 2016-Minik Kelebeğin Annesi

27 Nisan 2016 Çarşamba

İyi ki Doğdun Minik Kelebeğim

İyi ki Doğdun Minik Kelebeğim

Berrak Güneş'im ,


Bugün tarihlerin en özeli , en güzeli .

27 Nisan 2013-Saat : 10.45

Varlığını öğrendiğimiz anda kelebekler uçuştu yüreğimizde . O gece heyecandan uyuyamadık bile . 
Hayatımıza hoş gelişinin , sefa getirişinin 3. yılını kutluyoruz . Sana dair ardı ardına dizebileciğim uzun uzun cümlelerim var . Yüzümün en güzel hali , gülüşümün ardındaki en güzel mutluluğum . Sen ki duamın kabul olmuş hali . 

9 ay heyecanla merakla beklediğimiz . O kadar çok normal doğum istememin en doğru karar olduğunu doğrulayanımsın sen . Çekilen zor sancılara dayanma sebebim , en özel anım , en kalıcı heyecanım , en büyük mutluluğum , en büyük şükür sebebimsin sen . Büyüyorsun senle birlikte büyüyorum , büyüyoruz . Hayata bakış açımı değiştirenim , sabrıma sabır ekleyenimsin . Bitmeyen enerjim , yüreğimdeki o müthiş coşkuların sebebisin .

Sen umutsun .
Sen hayatsın .
Sen dilediğim en güzel dilek , kabul olmuş duamsın .
Sen en büyük aşksın , aşkların en güzelisin .
Sen mutluluksun .

İyi ki hayat arkadaşım baban .
İyi ki evlenmişim o kalbi güzel adamla .
İyi ki doğurmuşum .
İyi ki bana hayatta sahip olabileceğim en güzel ünvanı verdin .
İyi ki beni ANNE yaptın .
İyi ki bizi anne baba yaptın .
İyi ki bu hayatta bizi kendine aile seçtin .
İyi ki bu eşsiz ve sonsuz duyguları bize yaşattın .
İyi ki Rabbim'in en güzel hediyesi sen oldun .

Daha ne ister ki insan ...
Sen hep mutlu ol , sen hep gül .
Sen gülünce uçuyor kelebekler , kuşlar .
Sen gülünce geliyor bahar .
Sen gülünce çiçek açıyor her bir hücrem .

Sağlık...
Sağlık olsun da en büyük dileğim bu nasıl olsa gerisi nasıl olsa olur gider .
Allah sana hep vicdan , merhamet , en önemlisi sağlık versin annecim .
Hep iyilerle karşılaş .
Hep dürüst ol ve adil ol .
Hep nazik , yumuşak başlı ol ama asla kendini ezdirme .
Allah izin verdiği müddetçe biz hep seninle olacağız hep yanında , arkanda olacağız annecim .

Bu sabah kalkıp  'Anne seni çok seviyorum ' deyip boynuma atladın ya işte tam da doğduğun gündü bugün . Sabah sabah nasıl da ağlattın beni . Sonra 'Anne ben doktor olmak istiyorum hem de çok istiyorum ' dedin ya şaşırıp kaldık babanla birbirimize baktık gülerek . İnşallah annecim . İyi , merhametli bir insan ol da gerisi nasıl olsa olur . Bahtın , yolun hep açık olsun . Yüzün her daim gülsün . Hayatımıza sonsuz bir bahar getirdiğin için teşekkür ederiz annecim .

İyi ki doğdun SONSUZ MUTLULUĞUM 
İyi ki doğdun GÖZ BEBEĞİM
İyi ki doğdun CANIM KIZIM
İyi ki doğdun MİNİK KELEBEĞİM 


Seni çok ama çok seviyorum .


Annen Ayşe Güneş






Devamını Oku

26 Nisan 2016 Salı

Sendromlu 2. Yaşı Gönderirken :)

Sendromlu 2 Yaşı Gönderirken  :)


Zaman sanki dört nala koşuyormuş gibi tutabilmek ne mümkün . Şaka maka sendromlu 2 yaş hikayemizi bitirdik . İyi atlattık valla .  :)
Berrak büyürken ardı ardına dizildi rakamlar . Her günü , her ayı her yaşı ayrı güzel . Avuçlarımda zamanla büyüdüğünü görmek bambaşka güzel . Bir zamanlar bitmek bilmeyen 9 ay vardı . Şimdi 3 yaşında oldu bile... Göz aç kapa derken büyüyor gözümün bebeği .
3 yaşa girerken hala iştahlı maşallah . Yemek seçmez hemen hemen her şeyi yer . Ama daha çok köfteci ve balıkçı . Onların yanı sıra bulgur pilavı ve makarna en sevdikleri arasında . Müthiş meyveci bir çocuk ben gibi . :) Süte bayılır . Sabah ve akşam mutlaka süt içer . Şekersiz ve tuzsuz beslenmeye devam ama arada çikolata kaçamakları oluyor tabii . Puding ve sütlaç sevdalısı .
Gel gelelim canı isterse , keyfine göre kendi kendine yemek yer . 'Anne sen yedir ' demek ona göre daha cazip mi desem tembellik mi desem bilemedim . Ama nadiren olduğu için kıyamıyorum . 
Akşam en geç 21:30 da uyur . 10 aylıktan bu yana kendi odasında kendi yatağında uyur . Hatta mümkün değil başka yerde asla uyumaz . Tuvalet işini kendi halleder . Tuvalete gider , ışığı kendi açar , tuvalette yardımımı asla kabul etmez . Ben yapabilirim deyip çizgiyi çeker . Tabii ben takipteyim ama takipte olduğumu anlarsa ben sana mutfağa git demedim mi diye atarlanır .
Pembe sever , kıyafet seçer , el yıkamaya , banyo yapmaya bayılır . Diş fırçalamak en sevdiği hobilerinden biri .  :)  İstemsiz titiz , prensipli bir çocuk böyle olması için bir çabam olmadı ama maalesef öyle . Çoraplarını çıkartmadan asla uyumaz , tabi onu ben alıştırdım ama doğru yaptığımı düşünüyorum . En sevmediğim insan tipi yatağa çorapla girendir . Kitap okumadan asla uyumaz . Anne hadi kitap oku bana fix cümlelerinden biridir .
Çok iyi makas kullanır evde kese kese kağıt bırakmadı .  :) Boya yapmaya bayılır . Çiçek ve çöpten adam çizebiliyor . Hatta anne baba çocuk olarak çizip elele tutuşmuş halini yapıyor .
Kendi isteği ile sofrayı hazırlamama yardım eder . Sofrayı toparlarken de aynı şekilde yardım eder . İşin aslı çok da hoşuma gidiyor . Ama inşallah büyüyünce de aynı performansı bekliyorum .  :)
Çamaşır  katlıyorsam kendi çamaşırlarını seçip eciş bücüş katlar . Odasına götürür . Bana iki iş oluyor ama olsun napalım . :)
Yaşına göre puzzle yapmayı çok sever . Alışıp öğrendiyse  puzzle yenisini ister . Hamurdan kuş , balık , çiçek yapmayı çok sever .  Ruj sürmeye ve allık fırçamı alıp kaçmaya bayılır . İstediğini yaptırmak için her türlü atarı yapar , kendini yerlere atıp ağlar . Çok politikacıdır .  Ha bu arada kardeş istemiyor . Eee bende halimden memnunum zaten . Unumu yeni eledim . Azcık dinleneyim . :) 
Bitmek bilmeyen soruları vardır . Hiç susmadan konuşur , sürekli bir şeyler anlatır . Radarlar her daim açıktır . Sık sık taklidimi yapmaktan hiç geri kalmaz . Çok güldürür o halleri beni . :)
İşte böyle böyle gönderiyoruz 2 yaşımızı . Sendromlarımızı , ağlamalarımızı 3 yaşımıza taşıyıp taşımadığımız en merak ettiğimiz kısım . :)

Sağlık olsun da ben en zor sendromlara dayanırım hiç sorun değil . Allah evlatlarımızı korusun sakınsın inşallah .
Sevgiler .
Devamını Oku

21 Nisan 2016 Perşembe

Hamilelikte Diş Eti Kanamaları


Hamilelikte Diş Eti Kanamaları
    39 haftalık minik kelebek göbüşümde   :)


Hamilelikte diş eti kanamalarını neredeyse bir çok kadın yaşamıştır . Kelebeğime hamileyken diş eti kanamalarını yoğun yaşayan biriydim bende . Dişlerime iyi bakan , ağız ve diş temizliğime , bakımıma itina gösteren biriyim . Ama hamileyken ne yapsam hangi yolu denesem engel olamadım diş eti kanamalarıma . Hamileliğime kadar hiç diş eti problemim oluşmamıştı .
Diş etlerimdeki kanama , hassasiyet , şişlik özellikle 6 ay yoğun bir şekilde devam etti . 6. aydan sonra daha azalmış olarak seyretti . En yumuşak uçlu fırçayı seçip fırçalamaya özen gösterdiğimde daha da azaldı . Hamileliğin 2. ayında başlayan diş eti kanamaları maalesef doğuma kadar sürüyor .
Hamilelikte yaşanan bu diş eti kanamalarının en büyük sebebi hormonal değişiklikler . Hormonal dengeye bağlı diş etlerinde oluşan hassasiyet kanamanın en büyük sebebi . Progesteron ve östrojen adlı hormonlarımız hamilelikte damarsal değişikliklere uğrar . Bu durum mikroorganizmalarda plaklar oluşmasına sebep olur ve buna bağlı diş eti kanamaları gelişir .
Her hamilenin yaşadığı bu durum da diş fırçalamayı azaltmak yerine özenle , yumuşak bir fırçayla diş fırçalamaya devam etmek en doğru seçim . 

Bir mucizeye kavuşurken nelere razı gelebiliyoruz . Daha o 9 aylık  yolculukta ilmek ilmek işleniyor annelik ruhumuza. 

Sağlıklı gülüşler , mutlu bebişler  .   :)

Sevgiler .
Devamını Oku

Bebeklerde Reflü

Bebeklerde Reflü

Bebeklerde reflü olur mu demeyin oluyor işte . Parmak kadar bebeklerde anne  karnında mide kapakcığı tam gelişmediği için bazı bebeklerde reflü meydana geliyor . Yetişkin hastalığı olarak bildiğimiz reflü maalesef yeni doğan bebeklerde sıklıkla ortaya çıkabilen bir durum . Bebeklerde reflünün sık görülmesinin sebebi , gıdaların mideye geçişine izin veren kapakçık mekanizmasının henüz yeterince çalışıyor olmamasındandır . Reflünün bir diğer sebebi de bebeklerin çoğunlukla yatar vaziyette olup sıvı gıdalarla beslenmesidir . Kendi çocuğumda olmasa da yeğenim Tuana da reflüyle karşılaştık . Şarıl şarıl kustuğu günleri biliyorum . Reflüye bağlı kilo alamadığını , ek gıda sürecinde bile her şeyi tam yiyemediği ,kustuğu ve 1 yaşına doğru reflüye bağlı gelişim geriliği teşhisi ile raporlu mama başladığımız biliyorum . Allah daha zorlarını göstermesin ama gerçekten çok zor bir süreç...


Bebeklerde reflü belirtileri :


Bebeklerin %90 ı mama ya da süt emdikten sonra yediklerini çıkarır . Bazı bebeklerde ise bu çok daha yoğun olarak meydana gelir . Şiddetli kusmalar görülür . Reflü 1 yaşından sonra kendiliğinden yavaşlıyor ve kayboluyor .



Reflüsü olan bebeğe alınabilecek önlemler :

  • Beslenme sonrası başı yukarıda olacak şekilde karın ya da sırt üstü yatırılmalı
  • Sık sık emzirilmeli ama az beslenmeli
  • Beslenme sonrası mutlaka gazı çıkartılmalı
  • Annenin kafeinli içeceklerden uzak durmalı
  • Bebeğin hava yutması olabildiğince engellenmeli
  • Reflü için üretilen mamalardan doktor tavsiyesi ile kullanılmalı
  • Biberon tercihi olarak hava ve gaz yapmayan biberonlar tercih edilmeli
  • Sık sık doktor kontrolüne gidilmeli



Sağlıklı günler , sevgiler .









Devamını Oku

19 Nisan 2016 Salı

Kara Delikler Boyandıkları Kadar Kara Değildir

Kara Delikler Boyandıkları Kadar Kara Değildir

Günaydın . Bu aralar okuduğum en anlamlı en güzel yazılardan birine blogumda yer vermek istedim . Okudukça o kadar anlamlı geldi ki . Şükürsüz bir insan değilim ama dönem dönem böyle yazıları okumakta fayda var . Unuttuğumuz kıymetini bilemediğimiz her şeyi hatırlamamıza yardımcı olacaktır . 
Tüm zamanların en önemli bilim adamlarından Stephen Hawking’e ALS hastalığı teşhisi konulduğunda 21 yaşındaydı. Kariyerinin zirvesine doğru yol alırken bedeni ona kötü bir oyun oynamaya başladı. Tam anlamıyla şanssızlıktı yaşadıkları. 
Hastalığı yüzünden kötürüm kaldı. Keskin zekası olumsuzluğa saplanıp kalmasını engelledi. Tersine yoğun bir hevesle kendini fizik alanına adadı. Doktorların ona iki üç yıl ömür biçmesine rağmen içinde bulunduğu olumsuz şartları olumluya çevirdi ve bugün başta büyük patlama teorisi olmak üzere pek çok çalışması ile dünyaca tanınan bir bilim adı haline geldi. 
Tabi ki Hawking durumuyla baş etmeye çalışırken zor zamanlar yaşadı. Ancak her zaman hayatta şükür duyacak şeyler olduğunu düşündü. İskemleye mahkum olduğu bu hayatta konuşamıyor ve hareket edemiyor ancak kendi geliştirdiği bir teknoloji ile iletişim kurabiliyor. 
Royal Institute Londra’da yaptığı bir konuşmada depresyonu kara deliğe benzetiyor ve her ikisinden de kaçmanın imkansız olmadığını söylüyor. Konuşmanın devamında ise depresyon ile ilgili ilginç fikir ve öneriler var. 

İçinde bulunduğu zor duruma rağmen depresyon ile barış imzalayan Hawking diyor ki : 

' Kara delikler boyandıkları kadar kara değildir . Eskiden düşünüldüğü gibi sonsuz hapishaneler değiller. Kara deliklerin dışına ve muhtemelen de başka evrenlere çıkış yapılabilir. Yani bir kara delikte olduğunuzu düşünüyorsanız vazgeçmeyin. Bir çıkış mutlaka var. Aşağıya değil yukarıya yıldızlara bakın. Asla çalışmayı bırakmayın . Çalışmak yaşamınıza bir anlam ve amaç katar. Aşkı bulacak kadar da şanslıysanız eğer, bilin ki aşk orada , ona da sıkıca sarılın. '

Hawking’e engeli sorulduğunda şöyle diyor : 

' Kurbanın istediğinde hayatını sona erdirme hakkı olmalıdır. Ama bence bu büyük bir hata olur . Hayat ne kadar kötü görünürse görünsün yapabileceğiniz ve başarabileceğiniz bir şey vardır. Hayat var olduğu müddetçe umut vardır. ' 

Ve ardından son derece ilham verici bir mesaj veriyor : 

' Eğer engelliyseniz , muhtemelen bu sizin suçunuz değildir ancak bunun için dünyayı suçlayıp insanların size acımasını beklemek de iyi bir fikir değil . Olumlu bir tutum ile içinde bulunduğunuz durumdan en üst seviyede fayda sağlayabilirsiniz . Fiziksel olarak engelli olan biri bir de üstüne psikolojik olarak engelli olmayı kaldıramaz. Bence insanlar fiziksel engellerinin zorluk çıkarmayacağı işlerle ilgilenmeliler . Korkarım engelliler için Olimpiyat oyunları bana hitap etmiyor ama zaten atletizmi hiç sevmediğimi söylemek kolay benim için . Öte yandan bilim engelliler için son derece uygun bir alan çünkü zihinde gerçekleşiyor. Tabi kişin deneysel kısmı zaten böyle insanlar için yapılıyor ama teorik kısmı neredeyse ideal. Yapamadığım şeyler teorik fizik alanında çalışırken hayatımda tam olarak bir engel oluşturmadı. Ailem , eşim , çocuklarım ve meslektaşlarımdan büyük yardım gördüm . Genelde insanların yardım etmeye hazır olduklarını biliyorum ancak elinizden gelenin en iyisini yaparak çabalarına değdiğini görmelerini sağlayarak onları cesaretlendirmelisiniz. ' 

' Hayat size ekşi limonlar sunmuş olabilir ama şüphesiz onları kullanmanın bir yolunu bulabilirsiniz '


Sevgiler .


Kaynak : Educateinspirechange.org 
Çeviri: Yeşim Erberksoy
Devamını Oku

13 Nisan 2016 Çarşamba

Maaile Bahar Yorgunuyuz

Maaile Bahar Yorgunuyuz

Bahar ayları geldi , bu mevsim kimileri için enerji kaynağı olsa da kimileri için yorgunluk sebebi . Kendimizi sürekli yorgun , halsiz hissediyor ve uykulu halimizden bir türlü kurtulamıyoruz maalesef. Maaile bahar yorgunuyuz . Sabah yataktan kalkamıyoruz . Evin miniği dahil , uyku modumuz mevcut . Sabah erkenden uyanan minik ,  şimdilerde uyanamaz oldu . Hatta 'anne ben uyumak istiyorum siz işe gidin ' diye söyleniyor . Havalar da bir ayarsız Antalya 'da . Aynı günde 4 mevsim yaşan şehrin adı Antalya . Bu da demek oluyor ki hastalıklara davetiye . Ne giyeceğimizi bile şaşırıyoruz .
Bahar yorgunluğu , hemen herkesin mevsim dönüşlerinde hissedebildiği bir takim ruhsal ve bedensel belirtilere verilen genel isim olarak ele alınıyor. Havaların ısınmasıyla birlikte birçoğumuz için yataktan kalkmak çok daha zor bir hal alırken gündelik isleri yaparken daha isteksiz olabiliyoruz. Bahar aylarında havadaki elektrik yükü artıyor. Pozitif ve negatif yüklü iyonların artması da insan biyoritminde olumlu ya da olumsuz etkiler yaratıyor.
Baharın gelmesiyle , herkes yorgunluk ve halsizlik yaşadığından şikayet etmeye başlar . Hissedilen bu yorgunluğun en basit açıklaması , vücut dengesinin bozulmasıdır . Uzun ve soğuk kış günleri , güneş ışınlarının ve taze sebze , meyve tüketiminin azlığı nedeniyle , baharın başladığı ilk günlerde, bağışıklık sistemi zayıflamaya başlar .
Metabolizmanın da , bu uzun kış günlerinde iyice yavaşlaması sonucu , vücudumuz gerekli sıvıları ve vitaminleri ememediği için , baharın gelmesi biz de yorgunluk ve halsizliklere neden oluyor . Pozitif iyonlar insani daha zinde hissettirirken, negatif iyonların artması insanin kendini daha halsiz hissetmesine ve yorgunluk belirtilerinin ortaya çıkmasında etkili oluyor. 
Ayrıca bahar aylarında , aslında vücudumuz daha aktif olmamızı sağlayacak hormonlar salgılanmasına karsın eğer ortada vitamin eksikliği , beslenme bozukluğu varsa, vücut buna ayni uyumu gösteremiyor ve yorgunluk hissi artıyor. Ayrıca bu aylarda neşeli ve enerjik olunmasının da temel nedenlerinden biri yine hormonlar . Bazı hormonlar karanlık ortamlarda daha fazla salgılanırken, bazı hormonlar ise insan metabolizması gereği güneş ışığı gördüğünde daha fazla salgılanıyor. 
Vücudun susuz kalmasının  metabolizmayı yavaşlattığını , günde en az 8-10 bardak su içilmesi ve kahve ile çayın mümkün olduğunca az tüketilmesi gerekiyor .  Probiyotik ( yoğurt , kefir , şalgam ) tüketin . şu yazımda da probiyotiklerin öneminden bahsetmiştim . Bol sebze tüketin .  Bol bol balık yiyin . Meyve yiyin , enerjinizi arttırın . Bol bol gülümseyin .

Sevgiler .
Devamını Oku

8 Nisan 2016 Cuma

Çocuğuma Şeker Verme !

Çocuğuma Şeker Verme !

Sevgili amcalar , teyzeler , dedeler , arkadaşlarım , ailem  , şeker hediye etmeyi seven nice insanlar öyle sandığınız gibi şeker mutlu etmiyor hasta ediyor . Bir gelenek haline gelen şeker verme olayı bir anne olarak beni inanılmaz rahatsız ediyor . Sesimi duyun lütfen , artık bebeklerde şeker hastalığı , obezite ve kanser görülürken bana dönüp de ne olur , ' biz de böyle şekerlerle büyüdük , ne olacak ki aman ' demeyin . Çocuğuma uzatılan her şekere koşmaktan , üzerine atlamaktan ve ' hayır , çok teşekkürler ama biz şeker yemiyoruz 'demekten bıktım , utanır oldum ama maalesef kimse yaptığı kötülüğün farkında değil . İyi bir şey yaptıklarını düşünüyorlar . Yapmayın , ne olur şeker vermeyin .

Şekerin zararları : 

 • Fazla şeker tüketmek kan şekerini çok çabuk artırıyor ve pankreas aşırı insülin salgılıyor. Buna 'metabolik sendrom' deniyor . İnsülin , şekeri regüle ettikten sonra fazlasını yağ olarak depoluyor. Kan şekerindeki ani düşüşse sürekli acıkma hissine ve yemeye yol açıyor .

 • Diş çürümesi başta olmak üzere , obezite , diyabet, kalp ve dolaşım hastalıkları , böbrek taşları , kanser , hipertansiyon, felç , ülser , astım , romatizma , kronik yorgunluk sendromu ve kemik erimesine neden oluyor.

 • Kan dolaşımıyla vücudun her tarafına taşınan şeker özellikle de göbek , kalçalar , göğüsler ve bacağın üst kısmında toplanıyor. Bu bölgeler de dolduğunda , yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif organlara dağılıyor . Bu organlar gittikçe yavaşlıyor ve sonuçta dokuları bozularak yağa dönüşüyor.

 • Bağışıklık sistemi zayıflıyor. Vücut soğuk, sıcak veya mikroplara karşı koyamıyor. Şekerle ilgili çok önemli başka bir tehlike daha var. Genetiğiyle oynanmış mısırdan "mısır şekeri" üretiliyor. 'Nişasta bazlı sıvı şeker' de denilen bu 'oynanmış' şeker , çikolata , gofret , gazlı içecek , baklava , mısır gevreği gibi endüstriyel gıdalarda en çok kullanılan şeker türü .

Doğal halinde değil insan eliyle 'oynanmış' genlere sahip yiyecekler yediğimizde , bizim vücudumuzda da genlerimizi ilgilendiren değişiklikler olabileceğinden korkuyor bilim adamları . Günümüzde yaygınlaşan besin alerjileri , her türlü hastalığın belirtilerinden biri . Çocukların fiziksel ve zihinsel açıdan tam anlamıyla gelişebilmeleri için 0-3 yaş arasında demir , protein ve zeka performansını etkileyen vitamin ve minerallerce zengin gıdaların tercih edilmesi son derece önem taşır . Şekerli yiyecek ve içeceklerle beslenen çocuklar büyüdükleri zaman diğerlerine göre tatlıya daha düşkün olmalarına direk sebep .
Şeker bebeklerin hassas dişlerinin çürümesine yol açıyor. Bu da ileride dişlerine dolgu yapılmasına hatta dişlerini kaybetmesine bile yol açabiliyor. Özellikle şeker katkılı içeceklerden kaçınmalısınız. Bu , çocuğunuzun gün boyu lolipop yemesiyle eşit derecede zararlı. Şekerle beslenen bebekler büyüdüklerinde kilolu ve obez olma riski taşıyorlar . Bu da ileriki hayatlarında , 2. tip diyabet , kalp rahatsızlıklarına ve bazı kanser tiplerine yol açabiliyor . 1 yaşına kadar bebek beslenmesine gösterilen özenin ileriki yıllarda da devam etmesi gerekir . Çikolata , şeker ve kolanın üç yaşına kadar çocukların hayatına sokulmaması çok önemli ki kola asla çocuklara 3 yaşını geçse de verilmemeli . Çikolata yüksek miktarda yağ içermekte , bu da onun mide ve pankreası için zararlı. Özellikle alerjik bebeklerin kesinlikle çikolata yememesi öneriliyor .
Unutmayın , bebeğinizi şimdiden sağlıklı gıdalara alıştırmak , beslenmesini daha sonra düzeltmeye çalışmaktan çok daha kolaydır. Tatlı tarif araştırırken mutlaka masum şekerlerden yapılmış olanları tercih edin. Beyaz şeker kristalleri şeker kamışı veya şeker pancarından üretilmektedir . Şekerin bu arıtılmış ürünlerden elde ediliyor olması, kullanımında bir sakınca olmadığı intibasını yaratabilir. Üstelik vücudumuzun şekere gerçekten ihtiyacı da var. Ama çok az miktarlarda...
12 aylık olana kadar ona kesinlikle şeker katkılı besinler vermemelisiniz . Çok bile büyüklerimizin lafıyla emziği bala ya da reçele batırıp bebeğe vermeyin aman ha...! Onun ihtiyacı olan şeker miktarı zaten anne sütünde , mamalarda , meyvelere , sebzelerde ve hatta tahıllarda bulunmaktadır .
Şekerli gıdaların temel görevi vücudumuza karbonhidrat sağlamaktır . Daha sonra bunlar glikoza dönüşür . Glikoz harika bir enerji kaynağıdır. Üstelik iştahı da açar . Bunların yerine bir elma veya havucu memnuniyetle kabul edecek , üstelik bunlardan aldığı doğal glikoz onun minik vücudu için çok daha yararlı olacaktır. Siz en iyisi pasta, hamur işi , karamela gibi lezzetleri menünüzden çıkarın . Bunların hepsi sağlığı açısından risk taşıyan yiyeceklerdir .

Pekmez : Pekmezin içinde sayısız mineral var. Son derece besleyici. Pekmezi kullanırken 80 derecenin üzerinde bir ısı ile karşılaştırmamak gerekiyor . Yani pekmezi pişirmemek gerekiyor . Pekmez yüksek ısıya maruz kaldığında HMF adlı bir kimyasal ortaya çıkıyor . Bu da sağlık açısından zararlı .

Bal : Bebeğinizin bağışıklık sisteminin gelişmesini sağlar , vücuduna güç verir ve virüsler ve hastalıklarla daha kolay baş etmesini sağlar . Bal yüksek alerji riski taşıyan gıdalardan biri olması sebebiyle gözlemlenerek verilmesi gerekiyor . Bebeğinize ilk kez bal vermeden önce mutlaka doktorunuza danışın.

Ev yapımı meyve reçeller bebekler için hem sağlıklı hem de lezzetlidir . Ancak onu reçelle ilk kez tanıştıracağınız zaman dikkatli olun . Öncelikle elma , armut , kayısı gibi reçellerle başlayın . Miktarı da 2-3 çay kaşığını geçmesin. Elma püresi şeker yerine birçok tarifte tatlandırıcı olarak kullanabileceğiniz bir besindir . Elmaları karanfil veya tarçın ekleyerek suda pişirip ezerek elde edebilir .

Unutmayın , şeker çocukları mutlu değil , hasta eder . Çok rica ediyorum , çocuklara lütfen ama lütfen şeker vermeyin . Elma verin , armut verin , havuç verin , balon verin ama şeker vermeyin ...

Sevgiler .
Devamını Oku

4 Nisan 2016 Pazartesi

İpana Luxe Perfection Beyazlatıcı Diş Macunu yorumlarım

Doğru makyaj, dolgun kirpikler, bakımlı bir cilt, hacimli saçlar… En önemlisi de beyaz dişlerle sağlıklı, güzel bir gülümseme! Bu yüzden diş bakımına ve beyaz olmasına oldukça özen gösteriyorum. Sürekli yeni ürünleri deneyimlemeyi de seviyorum. Burada raflarda gözüme çarpan ve Amerika’nın en büyük diş macunu markası olan Crest aslında Procter and Gamble’ın Türkiye’de sunduğu İpana markasıyla tamamen aynı içeriklere sahipmiş. Dünyada ilk defa beyazlatıcı bantları üreten bir marka olduğu için 3 boyutlu Beyazlık ailesi oldukça ilgimi çekti. Son zamanlarda market alışverişine gittiğim her mağazada ve televizyonlarda sıklıkla İpana’nın yeni ürünü olan Perfection’a denk gelince ve özellikle 3 günde %100’e kadar lekesiz iddasını duyunca denemek istedim ve hemen aldım.
İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu ünvanına sahip bu diş macunu ile deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Diş hekimimin de daha beyaz bir diş için önerdiği İpana 3D White Perfection ile güvenle, bembeyaz gülebiliyorum.
Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içeriyor. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekeleri %100’e kadar etkin biçimde çıkarıp ve bembeyaz bir gülümsemeye sahip olmamızı sağlıyor.
Performansına gerçekten çok şaşırdım. Etkisi inanılmaz! İlk kullanımdan itibaren bile diş yüzeyindeki lekeleri çıkarma etkisini farkediyorsunuz. Keskin nane tadıyla ferahlığı sağlıyor, böylece uzun süre ferah bir nefese de sahip oluyorsunuz. Beyazlatma etkisi bu kadar iyiyken diş mineme hiç bir zarar vermediğini bilmek de çok güzel.
Procter and Gamble’ın tüm dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana ile Türkiye’de de raflarda yerini aldı. Denediğinizde bana hak vereceksiniz:) Kullanmadan kesinlikle inanmazdım, deneyince etkisini gördüm ve mükemmel sonuç aldım.
Tam bir bakım sağlamak için aynı ailenin Oral-B 3D White Luxe ağız bakım suyunu da kullanıyorum. O da diş macunu ve fırçasının ulaşamadığı alanlardaki lekeleri bile çıkararak uzun süre, keskin bir ferahlık sağlıyor.
Unutmadan küçük bir not ekleyeyim; P&G ve İpana ürün performansına o kadar güveniyor ki, memnun kalmazsanız paranızın 2 katını iade ediyor. Bu nedenle beyazlatıcı etkisini kendiniz de görün diye bence gerçekten denemeniz gereken bir ürün.
Ürünü satın almak isterseniz tıklayınız!
P.S. Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım. 
#ipanaperfection  #gülüşünügöster
İçerik Kaynak: http://kokoshgirl.com/

Bir boomads advertorial içeriğidir.
Devamını Oku

1 Nisan 2016 Cuma

Hoş geldin Nisan

Hoş geldin Nisan

Hoş geldin Nisan .
Benim en sevdiğim aysın sen .
Sen ne güzelsin Nisan  .
Bahar mevsiminin en güzel ayı Nisan .  
Bin bir umut dolu , bin bir enerji yüklü Nisan . 
Böyle insanın içinde çiçekler açtırıp , kelebekler uçurtan ayın adı Nisan .
Rengarenk cıvıl cıvıl , kıpır kıpır olduğum ayın adı Nisan . 
Sabah kuş sesleriyle uyandığım .
Sabahın köründe kalkıp günün aydınlanmasını izlediğim en güzel ay . 
Doğururken yeniden doğduğum .
Anne olup , en mutlu olduğum .
En özel , en güzel duyguları tattığım .
Evlat kokusunu bana getiren ayın adı Nisan . 
Çekirdek aile olduğumuz , çoğalıp , bereketlendiğimiz . 
Minik bir elin ellerimizi tuttuğu en uğurlu ay Nisan .
Sen ne güzelsin Nisan .
Sen hep böyle güzel gel .
Gelişinle mutlu et , huzurlu et .
Enerjim tavan yapsın . 
Hoş geldin Nisan .
Sen hep böyle umutlu gel .
Sen hep gel Nisan .
Sen iyi ki geldin .
İyi ki böylesine güzel bir ayda bana kızımı verdin . 
Sen hep iyi gel Nisan .
Hoş geldin Nisan .


Devamını Oku
blog tasarım
MİNİK KELEBEĞİN ANNESİ COPYRİGHT © 2014 TÜM HAKLARI SAKLIDIR.BLOGUMDA YAYINLANAN YAZILARIN VE RESİMLERİN İZİNSİZ KULLANILMASI 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ YASASINA AYKIRIDIR.