Mart 2015-Minik Kelebeğin Annesi

30 Mart 2015 Pazartesi

2 Yaş Sendromu Hoşgeldin

 
            2 Yaş Sendromu Hoşgeldin

2 yaş sendromu diye sendrom varmış , biz de şu dönem yaşayarak öğreniyoruz . :)
Bu dönemlerin ilki yaklaşık 18 ay ile 30 ay arasındaki dönemdir. 2 yaş döneminin en önemli değişimi çocuğunuzun yeni kazandığı bağımsızlık ve yeterliliktir . İki yaş dönemi hem çocuklar hem ebeveynler için oldukça zor ama yepyeni bir deneyim süreci .
Bu süreçte,onlara ve gelişme motivasyonlarına biraz daha güvenmenize ihtiyaçları var.Bunun bir öğrenme süreci olduğunu unutmayın ve çocuklarınıza deneme,yanılma , öğrenme fırsatını verin . Çünkü bu onları hayata hazırlamak için yapabileceğiniz en güzel şey .
Çocuk veya mükemmel çocuk ; anne babanın her dediğine uyum gösteren çocuk demek değildir. Çocuklar bazı dönemlerde gelişimsel özelliklerinden dolayı , anne babalarının isteklerine karşı çıkabilir , kendi istekleri doğrultusunda davranmak konusunda inatçı olabilirler .
Aslında her çocuk karakteriyle doğar . Her çocuk kendine özgü özelliklerle dünyaya gelir ve büyüdükçe bu özelliklerine göre kişiliği gelişir . 0-1 yaş arasında geçen dönemde çocuğun ruh hali , o andaki fiziksel ihtiyaçlarına ve anne-babasına göre şekillenir . Yani istekleri çoğunlukla fiziksel genel ihtiyaçlarının giderilmesi yönündedir ve bu ihtiyaçlarının giderilmesinde elbette ki anne babasına %100 bağımlı durumdadır . Ayrıca duygularını yaşarken anne babaya bağlıdır . Anne gülümsediğinde o da gülümser , anne kaygı ve telaş içerisinde ise , bebek de onunla birlikte kaygı ve telaş duygusunu yaşar , anne bir şeye şaşırdığında bebek de şaşırır , anne ağladığında bebek de ağlar . Bebeğin duyguları annenin duygularının bir aynası gibidir .
1 yaşından sonra bebek bazı alanlarda hızla gelişir ve bazı şeyleri anneye ihtiyaç duymadan kendi başına yapmaya başlar . Buna en güzel örnek yürümeye başladığı andan itibaren gözlenebilir . Bebek bağımsız yürümeye başladığında , annenin onun elinden tutmasına ve onu yönlendirmesine giderek daha az ihtiyaç duyar . Böylece kısacık yaşamında ilk kez , kendi istediği yönde yürümek ister ve annenin onu sınırlandırmasına itiraz etmeye başlar . Bu dönem ; gelişimin çok hızlı olduğu , hem anne hem de bebek açısından çok heyecanlı bir dönemdir . Bebek artık annenin isteklerine “HAYIR” demeye başlar ve kendi seçimini kendi yapma konusunda inat eder . Bu dönemin en belirgin özelliği bebeğin artık her şeye itiraz etmesi ve “HAYIR” sözcüğünü çok sık kullanmasıdır .
Bu dönemde çocuğun değil , anne babanın tutumlarının değişmesi gerekir . Öncelikle anne babanın bu dönemin geçici bir dönem olduğunu , çocuğun göstermekte olduğu olumsuz davranışların nedeninin aslında çocuktaki gelişmenin bir sonucu olduğunu kabul etmesi gerekir . Anne-babanın kendi dediğini yaptırmak için ısrar etmeleri ve bu nedenle çocuğu cezalandırmaları , baskı uygulamaları durumu daha kötü bir hale getirebilir .
Ağlamalarını kullanıp her istediklerini yaptırmaya çalışabilirler.Çocuk istediği bir şey olmadığında veya bir şeyi yaptırmak istediğinde şiddetle ağlayabilir , kendisini yerden yere atabilir , oyuncakları atabilir , anneye babaya vurabilir , hatta bazen kendisine zarar vererek isteğini yaptırmaya çalışır .
  • Ağlayarak ,tepinerek , kendisine veya size zarar vererek istediği şeyi elde etmesine asla izin vermeyin .
  • Bu şekilde davrandığında görmezden gelin , mümkünse yanından uzaklaşın , susmasını bekleyin , bu sırada onunla konuşmaya , onu susturmaya , sakinleştirmeye çalışmayın .
  • Sustuktan sonra onunla konuşabilir , ilgi gösterebilirsiniz .
  • İstediği şey olabilecek ve makul bir istekse ağlamaya , tepinmeye başlamadan isteğini yerine getirin , her şeyi ağlayarak isteme davranışı yerleşmesin .
  • Hayır dediğiniz şeyleri gözden geçirin , hayırları olabildiğince azaltmaya çalışın , seçenekler sunmak daha çözüm sağlayıcı olur .

2  yaş sendromunuz şimdiden hayırlı sabrınız bol olsun .  :)

Sevgiler .  :)

Devamını Oku

19 Mart 2015 Perşembe

Normal Doğum mu Sezaryen mi ?

Normal Doğum mu  Sezaryen mi ?

Normal doğum 40. hamilelik haftasını doldurmuş olan,bir fetusun rahim dışına zarlar ve plasentasıyla atılmasıdır.Sezaryen ise bebeğin anne karnından cerrahi müdahale ile dünyaya getirilmesidir.Günümüzde pek çok kadın çeşitli nedenlerden sezaryenle doğumu tercih ediyor.

Önemli olan doktorunuzun tavsiyesine uymanızdır.Vücut yapınız, bebeğinizin kanala yerleşme durumu, yaşınız gibi şeyler doğum şeklini belirleyen faktörlerdendir.Hiç bir sorun gözükmüyorsa,anne ve bebeği riske edecek bir durum yoksa elbette ki en iyisi normal doğum yapmaktır.Kadının leğen kemiğindeki doğumal veya sonradan olmuş deformiteler, ileri derecede kalp hastalıkları, doğum masasında pozisyon almasını engelleyecek fiziksel kısıtlamalar ile, bebeğin çok iri olması , ileri derecede gelişme geriliği olması ve doğumların %96 sında olduğu gibi baş gelişi ile değil, yan, makat veya ayakları ile doğum kanalına girdiği durumlar sezaryen gerektiren bebeğe ait durumların başında gelir.Doğum sancısı süresi 36 saatte kadar sürebilir,zaten bebek doğunca ağrı sancı bitmiş oluyor.
Normal doğumun en önemli iyi yanlarından biri doğumdan sonra ertesi gün veya bir kaç gün içinde günlük hayatımıza dönebilmemizdir.Normal doğumda hastanede kalış süreniz kısadır, bebeğinizin sağlığı akciğerleri için de normal doğum daha iyidir.Normal doğumun dezavantajları ise rahimde sarkma ve idrar kesesinde sarkma olabildiğinden idrar kaçırma sorunlarıyla yüz yüze kalabilirsiniz.
Sezaryen ise mecbur kalınmadıkça, doktorunuz zorunlu görmedikçe tavsiye edilecek bir yöntem değildir.Normal doğumda acı çekmekten korktuğunuz için sezaryen düşünüyorsanız, emin olun sezaryenden sonra daha çok fazla acı çekeceksiniz.Normal doğumda daha az acı hissetmek isterseniz epidural ile normal doğum yapma olanağınız vardır.
Sezaryenden dolayı bir süre yatmak zorunda kalacaksınız,ameliyat geçirmiş olduğunuzdan için zaman zaman ağrılarınız sızılarınız olacak.Sezaryen sonrası hastanede kalma 3-4 günü bulup,günlük yaşantınıza dönmeniz  1 haftayı bulabiliyor.Sezaryen doğumda batın bölgesinde en tehlikeli organların bulunduğu  bölge 7 kat kesilmektedir ve ameliyat yerinin enfeksiyon ihtimali,yaranın geç iyileşme ihtimali sezaryenin dezavantajlarındandır.

Normal doğumun hem anne hem de bebek için sezaryenle doğuma göre avantajları çok daha fazla! Normal doğum sonrasında anne birkaç saat içinde normal yaşantısına dönüp, çok kısa sürede bebeğini emzirmeye başlayabiliyor. Annenin gebelik öncesi yaşantısına kavuşmasını çabuklaştıran normal doğumun hemen sonrasında annenin vücudunun özellikle karnın eski haline dönmesi de sezaryene oranla daha iyi ve çabuk oluyor.
Doğum yapar yapmaz bebeğini kucaklayabilen ve emzirebilen annenin, hem bebeğinin doğumuna aktif olarak katkıda bulunmuş olmanın verdiği mutluluk ve özgüven, hem de bebeğiyle çok daha çabuk kurduğu o özel bağ şüphesiz yaşamının en keyifli anlarından biri haline geliyor.
Normal doğum sırasında bebeğin kemik kanaldan geçip  normal doğarken göğüs kafesine oluşan baskı, bebeğin akciğerlerindeki sıvının çok büyük kısmının boşalmasına ve nefesini daha rahat almasına neden oluyor.
Sezaryende bu durum söz konusu olmadığından, sezaryenle doğan bebeklerde ‘yeni doğanın geçici takipnesi’ ve ‘ıslak akciğer’ adı verilen solunum sıkıntıları normal doğuma oranla 5 kat daha sık görülüyor. Bu tür solunum sistemi problemlerini, normal zamanından önce, isteğe bağlı ‘elektif’ sezaryen ile doğurtulan ve bir bakıma doktor ve hastanın ortaklaşa hatası olarak prematüre dünyaya getirilmiş bebeklerde daha sık rastlanabiliyor.

Şöyle de bir durum var ki ;

Normal doğumla dünyaya gelen bebeklerin vücutları, sezaryenle doğanlara göre daha güçlü bakteriyel korumaya sahip,bağışıklık sistemleri daha kuvvetlidir.Yapılan bir araştırmaya göre sezaryenle doğan bebekler,doğum kanalından geçerken bebeklerin aldığı yararlı bakterilerden mahrum kalıyorlar ve astım gibi alerjik hastalıklara daha fazla yakalanıyorlar.Daha önce yapılan araştırmalarda da, sezaryenle doğanlarda gıda alerjisi gelişme riskinin normal yollarla doğanlara oranla iki kat fazla olduğu belirlenmiştir.
Şahsen ben bilerek,isteyerek ve doktorumu normal doğum taraftarı diye seçen biri olarak,aynı zaman da normal doğum yapmış biri olarak,normal doğum taraftarıyım.Doğumdan en geç 20 dakika sonra ayaktasınız,hareket kısıtlılığınız yok,acınız ağrınız yok denecek kadar az.Bebeğinizle birebir siz ilgilenebiliyorsunuz.

Korkmayın korkulacak hiçbir şey yok,nefes egzersizleri yapın.
Hamileliğinizin gidişatı normal ise,normal doğumun güzelliklerini yaşayın,her şeyin normali güzeldir.
Bir sonra ki yazımda ayrıntılı doğumumu yazacağım.

Sevgiler :)



Devamını Oku

14 Mart 2015 Cumartesi

Minik Dişler

Süt dişleri hangi sırayla çıkar?


Minik Dişler


Bebek 6-12 aylık iken alt süt keser dişler, ilk süren dişlerdir.Sonra üst süt keser dişler çıkar. Keser dişlerin çıkması  tamamlandıktan sonra 12-18 aylar arasında
1. süt azı dişleri 18-24 aylar arasında süt köpek dişleri  ve 24-30 aylar arasında ise
 2. süt azılarının çıkarması ile 20 adet süt dişi 2.5-3 yaşında tamamlanmış olur.           

Süt dişleri ve önemi



*Süt dişleri genellikle değişecekleri düşüncesiyle pek fazla önemsenmezler, oysaki bunların bazıları 6 yaş gibi erken zamanlarda değişirken, bazıları 12 yaşına kadar ağızda kalarak çocuğun hem ağız-diş sağlığında hem de genel sağlığında önemli rol oynarlar.

* Süt dişleri, bebeğin çiğneme işlemlerini gerçekleştirmesini, katı gıdalarla beslenmeye geçmesini, dolayısıyla bebeğin gelişimini sağlarlar.

* Sürekli dişlere sürme rehberliği yapmaları açısından büyük önem taşırlar. Bir süt dişi düşme zamanından çok önce kaybedilirse, alttan gelecek olan kalıcı diş rehberini kaybettiği için farklı bir yerden sürerek çapraşıklığa sebep olabilir.

* Sürekli dişlere göre daha geçirgen bir yapıya sahip olduklarından, çürük bu dişlerde daha hızlı ilerleyerek dişin sinirine ulaşıp ağrıya sebep olabilir.

* Süt dişlerinin erken kaybı, önlem alınmadığı takdirde çapraşıklığa sebep olabilir. Çekilen süt dişinin yeri, komşu dişlerin kaymasıyla zaman içerisinde kapanır. Alttan gelen daimi dişin yeri işgal edildiğinden, daimi diş kendi yerinden çıkamaz, gömük kalır veya farklı yerden çıkarak çapraşıklığa sebep olur.


Çocuklarda diş fırçalama ne zaman başlamalıdır ve hangi sıklıkta yapılmalıdır ?



Minik Dişler

Bebeğiniz  6-8 aylıkken başlanması uygundur.Bebeğinizin ayına,yaşına uygun diş fırça ve macunları eczanelerde bulabilir ve uygulamaya başlayabilirsiniz.
Kendimden örnekle ben kızıma 8 aylıkken diş fırça ve macun alıp uygulamaya başladım,hem çok güzel diş kaşıyor,rahatlatıyor hem de ağız,diş temizliğini yapmış oluyoruz.Rocs baby diş fırça ve macunu kullandık.Fırçası çok yumuşak,macunu ise bitki özlerinden oluşuyor,çok iyi rahatlama  ve temizlik sağlıyor.

Okul öncesi çocuklarda diş fırçalama için bir teknik uygulatmak çok zordur. Bu yaşlarda önemli olan, çocuğa diş fırçalama alışkanlığı kazandırmaktır. Çocuklar diş fırçalarken çoğu zaman dişlerin görünen veya kolay ulaşılan yüzlerini fırçalar. Oysa çürüklerin önlenmesi için dişlerin ara yüzleri ve çiğneyici yüzeylerinin de temizlenmesi gerekir. Bu nedenle fırçalama okul çağına kadar anne-baba yardımı ve gözetiminde olmalıdır. 
Günde en az iki kere sabah kahvaltısı sonrası ve gece yatmadan önce, sadece üçer dakikalık etkili bir fırçalama işlemi yeterlidir. Özellikle yatmadan önce fırçalama çok önemlidir. Gece hem ağızdaki tükürüğün azalması hemde uykuda uzun bir süre geçmesi çürük oluşumunu hızlandırır.



Sağlıklı dişler, mutlu gülüşler  :)




Devamını Oku
blog tasarım
MİNİK KELEBEĞİN ANNESİ COPYRİGHT © 2014 TÜM HAKLARI SAKLIDIR.BLOGUMDA YAYINLANAN YAZILARIN VE RESİMLERİN İZİNSİZ KULLANILMASI 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ YASASINA AYKIRIDIR.