2014-Minik Kelebeğin Annesi

30 Aralık 2014 Salı

Mutlu Ve Başarıyla Sonlanan Emzirme Dönemimiz

Mutlu Ve Başarıyla Sonlanan Emzirme Dönemimiz


Dünyanın en güzel duygusudur emzirmek...Bir annenin bebeğiyle en güzel anıdır emzirmek...Emzirirken koklamak,saçlarını tenini okşamak,çok özel bir bağ kurmak,gözgöze temasa geçmek çok güsel ve öyle farklı ki mama yedirmek,oyun oynamak asla emzirme güselliğinin yerini tutamaz.Kendi vücudumun ürettiği sütle miniğimi beslemek,doyurmak,büyüdüğüne,kilo alışına geliştiğine şahit olmak asla mutluluğu tarif edilemez.Emzirme hikayemin ilk 20 günü çok ızdıraplı geçse de bebeğimi  dişlerimi sıka sıka,dudaklarımı ısıra ısıra,ayaklarımı yere vura vura,gözümden yaş gelse de emzirdim.Göğüs çatlaklarım geçip acılarım azalınca kelebeğimi mutlu mutlu emzirdim.Çok şükür sütüm hep fazlaydı onu emzirip ve sağıp stok yaptığım geceler çoktur.Tam tamına 150 paket süt stoklamıştım.
Çalışan anne olmama rağmen o kadar çok emzirdim,o kadar çok sütümü sağıp stokladım ki içim bir o kadar rahat...Minik kelebeğim Berrak 18 aylık olmuştu ve o kadar müptelası haline geldi ki resmen meme delisi olmuştu :) Ben hep 2 yaşına kadar emzireceğim diyordum inatla ama artık Berrak 7/24 emmek istiyor,evde hiçbir iş yaptırmıyordu.Bizim bebekliğinden bu yana öyle aman aman gece uykusuzluklarımız olmadı,doğduğundan itibaren gece iki kez uyanır emer aynen uykusuna devam ederdi.Ta ki azı dişlerimiz çıkma eyleminde bulunana kadar.Miniğimin odası ayrı omasına gece de 8 kez kalktığını ve uykusuzluktan bir gece koridorda uyuduğumu biliyorum. :)
Çalışan anne olarak oradan oraya koşuşturmak,bitmek tükenmek bilmeyen enerjim tükenmiş çok yoruluyor,halsiz kalıyor,rahatsızlanıyordum.Bir pazar günü tüm ev işleri beni beklerken ve kızım bana kahvaltı yaptırmayıp,bir lokma yedirtmemişken,7/24 memede kalmak isterken tamam dedim bitti bu kadar emdiğin yeterli ayıracağım keseceğim dedim içimden,ama korkuyordum zor olur diye sıkıntı yaşarız diye canım sıkılıyor strese giriyordum.Vicdanım ile mantığımın arasında sıkışıp kalmış can çekişiyordum.Tam da o gün emzirme işlevimizi sonlandırdım.Neden mi ? Çünkü tam 18 ay doya doya emzirdiğim için ve yol,sokak,cadde otobüs dinlemeden çığlık çığlığa 'Meme' diye bağırdığı,utanmaktan kıpkırmızı olduğum günler bitsin diye.  :)
Okuyup,araştırıyordum nasıl bu süreci kolay atlatabilir nasıl psikolojik olarak etkilenmesini en aza indirgeyebilirdim.Ama yok normal olarak tamam hadi meme artık yok demekle bitmiyor bitmedi de...Emzirme aralığını azaltmaya çalıştım,olmadı...Unutturmaya çalıştım,olmadı...Annenin sütü bitmiş dedim olmadı.Bitmemiş diyerek açtı emdi.Başka çare bırakmadı maalesef... :(
Meme müptelası olan bebenin anne memesinden ayrılma denemeleri ;    :)
Deneme 1 kekik yağı sürüp emzirdim.Yok arkadaş bana mısın demedi emdi.
Deneme 2 yara bandı 'meme off olmuş annecim' dedim çıkarttı yara bandını öptü emdi 'off geçti'dedi.
Deneme 3 siyah göz kalemiyle kapkara boyadım baktı 'Anne meme böğğ olmuş' dedi.
O günden sonra hiç istemedi.Bense 10 gün kadar sıkıntı çekip,süt geri çekilsin diye sağmadan durdum fiziksel ve duygusal acı çektim,vicdanen yedim bitirdim kendimi sabrettim.Mastit olsam da hastanelik olup,istifra edip serum yesem de hiç sağmadan sütün geri çekilmesini başarmıştım.Önemli olan benim acı çekmem değil,Berrak'ın mutlu olması durumu kabullenmesi,her şeyin düzene girmesiydi oldu da çok şükür ve bu dönemi kolay sorunsuz atlattık.
Ve böylece emzirme dönemi ikinci bebeğe kadar kapandı. :)
Kolay ve başarıyla sonlanan emzirme dönemi  için çok mutluyum , darısı diğer annelere  :)
Devamını Oku

22 Aralık 2014 Pazartesi

Miniğimin Beta Bakterisi


Miniğimin Beta Bakterisi



Çocuklar hasta olmasın diyorum hep...
Ama olmayan bir bağışıklık sistemiyle hasta olmamaları imkansız gibi...Minik kelebeğim ateşlendi ki diş diye düşünmüştüm ki ortada gözle görünen  gribal enfeksiyon tarzı bir durum yoktu.Ateş düşürücü verip,ateşini kontrol edip düşürüyordum ama tekrar tekrar tavan yapıyordu ateş ve iştahsızlık da hat safhada olunca doktorumuza gittik.Muayene olduk ve doktorumuz bademciklerinin üstü hep bembeyaz dedi.Boğaza yerleşen hain  hastalığın adı; beta bakterisi...Hemen yarım doz penisilin yapmamız gerekli dedi ve antibiyotik tedavisi mecburen.Çünkü ; tedavi edilmezse çocuklarda etkileri daha zarar verici nitelikte olduğu için, erken teşhisi ve tedavisi önem taşır. Yeterli özen gösterilmemesi veya tedavi edilmemesi durumunda kalbi etkileyebilir, böbrek iltihabı gibi hastalıkları da beraberinde getirebilir.Çocuklarda bazen şikâyetlere neden olmayarak çocuğun taşıyıcı durumda olmasına da neden olabilir. Beta bakterisi, aynı ortamda bulunulmasıyla başka kişilere geçebilir.
Beta, yani A grubu beta hemolitik streptokok; okul öncesi çocukluk dönemi ile ergenliğe kadar olan zaman diliminde görülebilen, bakteri kaynaklı bir enfeksiyon. Boğaz ağrısına neden olduğu için basit bir bademcik sorunu olduğunu düşündürebilir. 
Beta virüsü ; halsizlik, kulak ağrısı, mide bulantısı,kusma,eklem ağrısı,uykuda sayıklama üşüme, boğazda şişme ve ağrı, yüksek ateş gibi belirtilerin oluşmasına neden olur. Halsizlik neredeyse sürekli haldedir. Çocuklar mikrop ve yüksek ateş nedeniyle bitkin düşer.Üşüme de belli aralıklarla tekrarlama eğilimi gösterir.Tedavisinde penisilin ve penisiline benzer yapıdaki antibiyotiklerden yardım alınır. Bu tedavi uygulamasının 7-10 gün arasında sürmesi beklenir. Antibiyotik bu hastalıkta doğru tedavi şeklidir ancak yine de çocuklara doktor kontrolü dışında, tahmini teşhis ile antibiyotik verilmemelidir.
Aslında neden bile dememeliyim,çünkü çocukluğumun hastalığı...Bademciklerim alınana kadar yaz kış bu virüs yüzünden ateşlerde yandığımı,günlerce boğazımdan lokma geçmediğini ve yataktan kalkamadığımı çok iyi bilirim.Tabiii irsi olma ihtimali de çok yüksek maalesef..O kadar koruyup kolluyoruz iyi besleyip hasta olmaması için elimizde geleni yapsak da hasta oluyor,olacak da böyle böyle büyüyecek.Ama anne yüreği işte öyle ince bir sızı oluyor ki...Hani diyorum ki o hasta olmasın da ben olayım ona ne gelecekse bana gelsin ama sonra da diyorum ki ben hasta olursam ona kim bakacak.Hasta olunca iyice düşkünleşiyor bana.

Çocuğunuz varsa antibiyotik kullanmak ve kullanmamak arasında bitmeyecek bir kafa karışıklığını , kararsızlığınız var demektir...Çocuğunuz varsa hastalıklara alışsanız iyi olur ; çünkü çocuklar bol bol hastalanırlar...

Keşke çocuklar hiç hasta olmasa .


Sevgiler .


Devamını Oku

19 Aralık 2014 Cuma

Çalışan Anne Ve Suçluluk

Çalışan Anne Ve Suçluluk


Çalışan anneyim...Ve içimde bir suçluluk , bir özlem barındırıyorum. 
Çalışan anneler çocuğunu evde bırakıp işe gitme konusunda  suçluluk ve endişe duyarlar, çünkü bu durumun gelecekte çocuklarının gelişimini etkileyebileceği kaygısı taşırlar.Vicdanen çocuklarının yanında olamadıkları için hep kendilerini kötü hissederler. Çocuk annesine karşı yakınlık hissetmeye ihtiyacı vardır. Bütün bunların sağlanabilmesi için de 24 saate ihtiyaç yoktur. Önemli olan annenin çocuğu ile geçirdiği zamanın niteliği, onunla kurduğu iletişimdir. Suçluluk duygusu gelir ve birdenbire kalbiniz delinmiş gibi hissedersiniz. Çalışan anneler ve çocukları üzerinde yapılan araştırmalar arasında genellikle , annenin çalışmasının çocuğu olumsuz şekilde etkilemediği yönündedir. Araştırmalar her gün işe giden annelerin çocuklarının gelişiminin yavaş olmadığını ve zarar görmediklerini gösterir. Çalışan annelerin çocuklarında herhangi bir gelişimsel sorun bulunamamıştır. Annenin çocuğun bakımı için önemli olduğu ancak annenin çocuğu ile güçlü bir ilişki oluşturması için 24 saate ihtiyaç yoktur.


Çalışan anneler ;


    *Annenin  çalışması çocuğun gelişimini geciktirmiyor.
    *Çalışan anneler ev işleri ve boş zaman faaliyetlerine daha az zaman harcıyorlar.

    *Çalışan anneler izin günlerinde çocukları ile daha fazla zaman geçiriyor.

    *Önemli olan annenin çocuğu ile geçirdiği sürenin kısa ya da uzun oluşu değil, çocuğu ile geçirdiği sürenin niteliğidir.

    * Kendinize iyi bakın. Yeterli uyku, beslenme, egzersiz yapma ve sizi mutlu eden şeyleri yapmak önemli. Bilin ki sizin mutluluğunuz çocuğunuzun ve ailenizin mutluluğudur.

    * Az zaman ayırmak, az sevgi vermek demek değildir. Önemli olan beraber geçirdiğiniz zamanı nasıl değerlendirdiğinizdir.

Anneler yorulmaz di mii ama  ??

Sevgiler .
Devamını Oku

17 Aralık 2014 Çarşamba

Çalışan Anne Ve Anne Sütü

Çalışan Anne Ve Anne Sütü
Doğum iznim biter bitmez , çalışan anne olarak bebeğim 4 aylıkken işe başladım. Ama o 4 ayda hiç boş durmadım . Yeni doğum yapınca anne sütü fazla oluyor. Bebeğin çene kasları çok gelişmediği için çok ememiyor , yoruluyor . 

Doğum iznim boyunca hem bebeğimi emzirdim hem de sürekli sütümü manuel göğüs pompasıyla sağarak , buzdolabımızın no-frost kısmına tam 258 paket anne sütü depoladım . Hem bebeğimi emziriyor hem de gece , gündüz sütümü sağıp Lansinoh steril süt saklama poşetlerine koyup , üzerilerine tarih yazıp buzlukta biriktiriyordum . Çünkü gündüze oranla hormonlara bağlı olarak özellikle gece süt yoğunluğu daha fazla oluyor. 

Bu işleme işe başlayana kadar sürekli devam ettim , işe başlayınca da sütü aynı şekilde sağıp steril olarak saklayıp , soğuk zincir çantalarıyla eve getirdim . Böylece gündüz bebeğimin yanında olamasam bile sütüm hep yanındaydı . :)


Çalışan Anne Ve Anne Sütü

Anne sütü nasıl saklanmalı ?

  • Anne sütü dondurmadan 72 saat ve dondurulmuş sütü erittikten sonra 24 saat buzdolabında (+ 1 ile +4 °C arasında) saklanabilir.
  • Süt, tek kapılı buzdolabının buzluğunda (-7 ile -2°C arasında) 3 haftaya kadar, iki kapılı buz dolaplarının buzluğunda 3 ay saklanabilir.
  • Sütünüzü derin dondurucuda (-18 °C nin altında) 6 aya kadar saklanabilir.
  • Kolostrum olarak adlandırılan doğumdan sonraki ilk 7 gün üretilen anne sütü sağıldıktan sonra içerdiği antikorlar sayesinde oda sıcaklığında 12 saat, daha sonra ki anne sütü ise 6 saat besin değerini kaybetmeden saklanabilir.

Anne sütü ile ilgili diğer öneriler

Anne sütü bebeğe verilmeden önce ısıtılmamalı. Isı anne sütünün antimikrobik özelliğini yitirmesine sebep oluyor. Bunun yerine anne sütü, ılık akan suyun altına tutularak ısıtılabilir. Donmuş anne sütü ise ya buzdolabında yavaş yavaş eritilebilir. Ya da donmuş süt benmari usulü yani sıcak suyun içine oturtulmuş bir kabın içinde hızlıca hazırlanabilir.

- Eritilmiş sütü bir saatten fazla oda ısısında bırakmayın.
- İkinci kullanımdan sonra kalan sütü atın.
- Eritilmiş sütü tekrar dondurmayın.
- Sütü buzdolabının kapağına koymayın.


Emzirmek dünyanın en güzel duygusu . Sütünüz bol olsun .  :)




Sevgiler .






Devamını Oku

11 Aralık 2014 Perşembe

En Güzel Hikayem

  En Güzel Hikayem

19/08/2012 hamile olduğumu öğrenmiştim.İçimden kilometrelerce koşmak çığlık atmak geliyordu :) Öyle bir coşku öyle bir sevinç vardı ki içimde ne kelimelere sığardı,ne de anlatmaya nefes yeterdi…Sağlıkçı olmama rağmen gözlerime inanamayıp 10 tane gebelik testi yapmıştım ve hepsi pozitifti  :) ertesi gün için doktorumdan randevu almıştım. Eşime telefonda söylemiştim sevincinden sokakta bağırmaya başlamıştı ‘baba oluyorum’ diye :) O gün o gece bitmedi ertesi gün için zaman geçmek bilmedi.Gece boyu eşimde bende sevincimizden uyuyamadık :) Nihayet ertesi gün olmuştu ve hastaneye gittik.Kalbim yerinden çıkacak gibi sanki kulaklarımda,ağzımda atıyordu.Bizden bir parça olan miniğimizle o gün ultrasonda tanıştık,ufacık bir nohuttan ibaretti :) Eşim kızımız olsun diye dua ediyordu,benimse cinsiyet tercihim yoktu sağlıklı olması tek dileğimdi.29 Ekim 2012’de kontrolümüz vardı ve doktorumuz beklemediğimiz bir tepki verip ‘Siz ne meraksız anne babasınız,neden hiç bebeğinizin cinsiyetini sormuyorsunuz’ dedi.Eşim ‘ doktor bey ben hissediyorum kızımız olacak ‘ dedi.Doktorumuz Ünal bey ‘Tebrik ediyorum koca göbekli bir kızınız olacak’ deyince ağzımız kulaklarımızda hastaneden çıkmıştık.Hamileliğimin ilk 5 ayı öyle çok mide bulantılarım ve istifralarım oldu ki yemek yemeye korkuyordum.54 kg ile hamile kalmıştım ama 5 ay istifra etmekten kilo alamamıştım.Hamileliğim genel anlamda çok güzel geçiyordu.9 ay hiç aralıksız hoplaya zıplaya ev iş arasında mekik dokuyarak koşuşturarak çalıştım.Öyle eşime naz yapmak,yatmak dinlenmek hiç bana göre değildi ve iş yerimde nasılsam evde de işlerimi yapıyordum. Doğumuma 19 gün kala mecburi izne ayrıldım.Evlenmeden önceden bu yana normal doğum hayalimdi.Doktorumu tercih etmemde ki sebeplerden öncelikli olanı da buydu.Doktorum Ünal Bey Her şey yolundaysa normal doğum,anne ve bebek riske girerse sezaryen doğum demişti.9 ay su gibi geçti gitti doktorumuz bebek her an gelebilir diyordu ama o 19 gün geçmek bilmedi.26 Nisan günü Paris’te yaşayan çok yakın bir arkadaşım aradı ve içime doğuyor bugün,bu gece bir şey olacak öyle hissediyorum dedi.Hiç korkmuyordum ama içimi içten içe bir heyecan sarmıştı.Hamileliğimde 40.haftanın son günündeydik.26 Nisan akşamı karnım ağrımaya başladı ve benim aklıma hiç doğum sancısı olabileceği gelmemişti öyle basit bir karın ağrısı diye düşünmüştüm.O gece saat 02:00’de yataktan fırladım garip bir acıyla ve anladım ki bu doğum sancısıydı,gözlerim saatte eşimi uyandırmadan saat 03:20’ye kadar bekledim.15 dakikada bir gelen sancılarım 3 dakikada bir gelmeye başladığında eşim uyanmıştı.Doktorumuzu arayıp haber verdikten sonra hastaneye gittik.Ve doğum başlamış dediler :) Ben sessiz sedasız sancımı çekerken doktorum Ünal bey’in sen nasıl doğuracaksın hiç sesin çıkmıyor demesiyle gülmeye başlamıştık hepimiz :)
Devamını Oku

9 Aralık 2014 Salı

Merhaba :))


Minik Kelebeğin Annesi

Merhaba , 
Ben 1987 Antalya doğumlu , Antalya'lı , ailesinin ilk kız çocuğu , 2 kız kardeş sahibi , İskenderun gelini ,  10 yıldır sağlık sektöründe işini severek yapan Eczacı Teknisyeni , Minik Kelebeğinin Annesi , blogger , kelebek tutkunu , pembe , mor aşığı , sağlıklı yaşam destekçisi , mutfakta harikalar yaratmayı seven kendi halinde bir Ayşe kişisi .
Bir baharda gelin olup başka bir bahar da anne olan şanslı kişi . 19 Ağustos 2012 de hamile olduğumu öğrenmiştim . Yepyeni bir hayatın ilk haberini almanın mutluluğu ile karnımda aklımda kelebekler uçuşuyordu . Bir bahar akşamı gelmeye karar veren minik kelebeğim  , 27 Nisan 2013 saat 10:45'te dünyaya geldi . Biz bir bahar günü çekirdek aile olduk . Bir bahar günü mis kokulu çiçeklerle avucumuza konan o mis kokulu minik kelebeğimizin adı BERRAK .   :)
Anne & Bebek & Çocuk & Sağlık & Yaşam konuları üzerine paylaşımlar yaptığım Minik Kelebeğin Annesi adlı blogun sahibi ve yazarıyım . Çevremdeki insanların ve en yakın arkadaşlarımın  'Ayşe yaparsın sen' diye motive edip 'blog aç' diye uyguladıkları baskıya dayanamayıp kendine doğum gününde doğum günü hediyesi olarak bu blogu açan anne kişisi .  :)
Blogumda annelik serüvenimi , deneyimlerimi , hamile , anne , bebek üzerine  ve bilgim dahilinde olan sağlık konuları üzerine yazdığım , biraz mutfağımdan bahsedip tarifler yazarak paylaşımlar yapıyorum .



Sizleri de blogumu takip etmeye davet ediyorum .

Sevgiler .

Sosyal Medya Hesaplarım 

Devamını Oku
blog tasarım
MİNİK KELEBEĞİN ANNESİ COPYRİGHT © 2014 TÜM HAKLARI SAKLIDIR.BLOGUMDA YAYINLANAN YAZILARIN VE RESİMLERİN İZİNSİZ KULLANILMASI 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ YASASINA AYKIRIDIR.